BİZİM TARİHİMİZ AMA
BİZİM FİLMİMİZ DEĞİL
Film sektörü dediğimizde aklımıza ilk
gelenlerden birisi Hollywood’tur. Kaliteli filmler neredeyse hep oradan
çıkmıştır. Ancak şu son zamanlarda Hollywood’un çakması olarak da tabir edilen
Hint sinema sektörü olan Bollywood da sinema sektöründe yavaş yavaş adını
duyurmaya başladı.
Peki bu başarının sırrı ne? Nasıl bu kadar
iyi filmler yapabiliyorlar?
Şöyle bir baktığımızda verilen emek,
harcanan sermaye ve ciddiyet oldukça fazla. Sektöre adanmışlık ve kitlelere
ulaşma harikulade. Peki biz neden bu sektör içerisinde yokuz, niye adımızı
duyuracak filmler yapamıyoruz? Buna bir çok cevap verilebilir. Başlıca neden
olarak da sermayenin ve adanmışlığın olmaması diyebiliriz. Adanmışlık olup
olmadığını da nerden çıkardın? Sen nerden biliyorsun adanmışlık olmadığını diye
soracak olursanız şöyle kısa bir cevap vereyim.
Adanmışlık ve kitlelere ulaşmak demek bir
filmi sadece kendi ülke vatandaşlarının anlayabileceği şekilde ya da sadece
onların zevklerine göre yapmak değildir. Hollywood filmlerine baktığımızda
toplumun her kesimine hitap eden filmler var. Ve asıl can sıkıcı nokta şu ki
bizim tarihimizi anlatan ya da bizim tarihi şahsiyetlerimizi anlatan filmleri
çekenler de bunlar. İzleyenler bilir Gallipoli (Gelibolu) adlı Çanakkale
savaşını anlatan bir film var. Bu savaş bizim, bu tarih bizim ama maalesef bu
film bizim değil. Başka bir örnek verecek olursak Hollywood bu günlerde tarihimizin
ünlü mutasavvıf ve şairlerinden olan Mevlana Celâlettin-i Rumi’nin hayatını baz
alan bir film çekmeye hazırlanıyor. Bizim tarihimiz, bizim şahsiyetimiz iken
neden onları anlatan bir başkası olsun? Neden en doğru şekilde onları dünyayla
buluşturup, en doğru şekilde onları dünyaya tanıtabilecek biz iken filmini
başkaları çeksin? Başkaları çeksin ve neden tarihimizi yalan yanlış aktarsın ya
da eksik aktarsın? Neden o filmler sayesinde bizde bu sektörde olduğumuzu
göstermeyelim?
Tarih medyası güçlü olanların, kitlesi
fazla olanların anlattıkları kadarıyla yeniden yazılmaya çalışılıyor ve kendi
tarihimizi yalan yanlış öğrenmemek ve sildirmemek için bu sektörde bizde varız
demeliyiz ve elimizi taşın altına koymalıyız.
Film çekmenin çocuk oyuncağı olduğu bu
zamanlarda sanatın ve sanatçının değerini fazlasıyla veren ve bizi bu film
sektörlerinin arasına ulaştırabilen yapımcı ve oyunculara ihtiyacımız var.
50-60 yaşlarında olup da dram filmlerinden başka filmlerde oynamayan sanatçılar
ve yönetmenler yerine daha genç cevherler, daha pratik zeka ve zevk sahibi
gençlerle eminim ki film sektöründe birkaç adım daha öteye gidecek ve istenilen
noktaya ulaşacağız.
Tarih bizim ise filmi de bizim olmalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder